
İngilizce öğrenirken atasözleri ve deyimler, dil bilginizi zenginleştirmenin ve ifadelerinizi daha doğal hâle getirmenin en etkili yollarından biridir. Bu sayfa, İngilizce öğrenenler için en yaygın 30 İngilizce atasözünü, Türkçe anlamları ve örnek cümleleriyle birlikte sunmaktadır. Her atasözü, günlük konuşma ve yazılı metinlerde nasıl kullanılacağını göstermek için özenle hazırlanmış örneklerle desteklenmiştir. Bu sayede hem anlamını kavrayabilir hem de doğru bağlamda kullanmayı öğrenebilirsiniz. Atasözleri, sadece kelime bilgisi değil, aynı zamanda kültürel anlayışınızı da geliştiren önemli dil öğeleridir. Sayfadaki içerik, “Actions speak louder than words”, “A picture is worth a thousand words” gibi sık kullanılan atasözlerini kapsamakta ve İngilizce deyimlerle pekiştirilmektedir. Öğrenciler, bu kaynak sayesinde hem kelime dağarcığını artırabilir hem de İngilizce yazma ve konuşma becerilerini güçlendirebilir. Düzenli olarak çalışmak, İngilizceyi daha akıcı ve doğal bir şekilde kullanmanıza yardımcı olur. Bu sayfa, İngilizce atasözlerini öğrenmek ve pratik yapmak isteyen herkes için ideal bir kaynaktır.
1. Actions speak louder than words.
Türkçesi: Sözlerden çok, eylemler önemlidir.
Açıklama: Ne söylediğin değil, ne yaptığın önemlidir.
Örnek: He promised to help, but never did. Actions speak louder than words.
(Yardım etmeye söz verdi ama yapmadı. Söz değil, davranış önemlidir.)
2. The early bird catches the worm.
Türkçesi: Erken kalkan yol alır.
Açıklama: Erken hareket eden kişiler avantaj sağlar.
Örnek: She always wakes up early. The early bird catches the worm.
(Her zaman erken kalkar. Erken kalkan yol alır.)
3. When in Rome, do as the Romans do.
Türkçesi: Her yörenin bir adeti vardır.
Açıklama: Gittiğin yerde o yerin kurallarına uymalısın.
Örnek: We tried their food. When in Rome, do as the Romans do.
(Yemeklerini denedik. Gittiğin yerin adetlerine uy.)
4. Don’t judge a book by its cover.
Türkçesi: Dış görünüşe aldanma.
Açıklama: İnsanları ya da şeyleri sadece dış görünüşe göre değerlendirme.
Örnek: He may look strange, but don’t judge a book by its cover.
(Tuhaf görünebilir ama dış görünüşe aldanma.)
5. Honesty is the best policy.
Türkçesi: Doğruluk en iyi yoldur.
Açıklama: Ne olursa olsun dürüst olmak en iyisidir.
Örnek: Even if it’s hard, honesty is the best policy.
(Zor olsa da doğruluk en iyi yoldur.)
6. Better late than never.
Türkçesi: Geç olsun, güç olmasın.
Açıklama: Bir şeyin geç olması hiç olmamasından iyidir.
Örnek: He finally apologized. Better late than never.
(Sonunda özür diledi. Geç olsun güç olmasın.)
7. Too many cooks spoil the broth.
Türkçesi: Çok aşçı yemeği bozar.
Açıklama: Bir işe çok kişi karışırsa sonuç kötü olur.
Örnek: Let one person lead. Too many cooks spoil the broth.
(Bir kişi yönetsin. Çok aşçı yemeği bozar.)
8. Practice makes perfect.
Türkçesi: Pratik mükemmelleştirir.
Açıklama: Sürekli tekrar, başarıyı getirir.
Örnek: Keep studying. Practice makes perfect.
(Çalışmaya devam et. Pratik mükemmelleştirir.)
9. Where there’s a will, there’s a way.
Türkçesi: İsteyenin bir yolu vardır.
Açıklama: Gerçekten isteyen kişi mutlaka başarır.
Örnek: He never gave up. Where there’s a will, there’s a way.
(Asla pes etmedi. İsteyenin bir yolu vardır.)
10. A picture is worth a thousand words.
Türkçesi: Bir resim bin kelimeye bedeldir.
Açıklama: Görseller, duyguyu ve anlamı daha güçlü ifade eder.
Örnek: This photo says it all. A picture is worth a thousand words.
(Bu fotoğraf her şeyi anlatıyor. Bir resim bin kelimeye bedel.)
11. Easy come, easy go.
Türkçesi: Haydan gelen huya gider.
Açıklama: Kolay kazanılan şeyler kolayca kaybedilir.
Örnek: He lost all the money he won. Easy come, easy go.
(Kazandığı paranın hepsini kaybetti. Haydan gelen huya gider.)
12. Look before you leap.
Türkçesi: Düşünmeden hareket etme.
Açıklama: Bir işe başlamadan önce sonuçlarını iyi düşünmelisin.
Örnek: You should think carefully. Look before you leap.
(İyice düşünmelisin. Düşünmeden hareket etme.)
13. You can’t have your cake and eat it too.
Türkçesi: Hem pastayı yiyip hem pastanın bütün kalmasını bekleyemezsin.
Açıklama: İki zıt şeyi aynı anda elde edemezsin.
Örnek: You want freedom and full control. You can’t have your cake and eat it too.
(Hem özgürlük hem tam kontrol istiyorsun. Bu mümkün değil.)
14. Birds of a feather flock together.
Türkçesi: Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.
Açıklama: Benzer insanlar birbirini bulur.
Örnek: Those two are always together. Birds of a feather flock together.
(İkisi hep birlikteler. Benzer benzeri çeker.)
15. A stitch in time saves nine.
Türkçesi: Bir işi zamanında yapmak, daha büyük sorunları önler.
Açıklama: Küçük sorunları erken çözmek, büyük problemleri engeller.
Örnek: Fix that leak now. A stitch in time saves nine.
(Şimdi tamir et. Zamanında önlem almak iyidir.)
16. An apple a day keeps the doctor away.
Türkçesi: Günde bir elma, doktoru uzak tutar.
Açıklama: Sağlıklı alışkanlıklar hastalığı önler.
Örnek: She eats fruit every day. An apple a day keeps the doctor away.
(Her gün meyve yer. Sağlık için iyidir.)
17. Don’t put all your eggs in one basket.
Türkçesi: Tüm umutlarını tek bir şeye bağlama.
Açıklama: Riskleri dağıt, her şeyi tek bir seçeneğe yatırma.
Örnek: I invested in different stocks. Don’t put all your eggs in one basket.
(Farklı hisselere yatırım yaptım. Tüm yumurtaları aynı sepete koyma.)
18. Every cloud has a silver lining.
Türkçesi: Her kötü şeyde bir hayır vardır.
Açıklama: Zor zamanların bile olumlu yanları vardır.
Örnek: She lost her job, but found a better one. Every cloud has a silver lining.
(İşini kaybetti ama daha iyisini buldu. Her şerde bir hayır vardır.)
19. No pain, no gain.
Türkçesi: Zahmetsiz rahmet olmaz.
Açıklama: Başarı emek ister.
Örnek: You have to work hard to succeed. No pain, no gain.
(Başarılı olmak için çok çalışmalısın. Emeksiz başarı olmaz.)
20. Rome wasn’t built in a day.
Türkçesi: Roma bir günde kurulmadı.
Açıklama: Büyük işler zaman alır.
Örnek: Be patient. Rome wasn’t built in a day.
(Sabırlı ol. Büyük işler zamanla olur.)
0 Comments