
Bu fiil listesi, Pre-Intermediate seviyesindeki öğrencilerin kelime dağarcığını genişletmesine ve daha karmaşık cümle yapıları kurmasına yardımcı olacaktır.
Fiil | Türkçesi | Örnek Cümle | Türkçe Açıklama |
---|---|---|---|
achieve | başarmak | He achieved his goal after years of hard work. | Yıllar süren çalışmanın ardından hedefini başardı. |
admit | kabul etmek | She admitted that she made a mistake. | Hata yaptığını kabul etti. |
advise | tavsiye vermek | The doctor advised him to get more sleep. | Doktor ona daha fazla uyumasını tavsiye etti. |
affect | etkilemek | The weather can affect our mood. | Hava durumu ruh halimizi etkileyebilir. |
allow | izin vermek | They allowed us to leave early. | Bize erken ayrılmamıza izin verdiler. |
apologize | özür dilemek | I apologize for the mistake. | Hata için özür dilerim. |
arrange | düzenlemek, ayarlamak | I will arrange a meeting with the manager. | Müdürle bir toplantı ayarlayacağım. |
avoid | kaçınmak | He tries to avoid conflict at work. | İş yerinde çatışmalardan kaçınmaya çalışır. |
believe | inanmak | She believes in the power of education. | Eğitimin gücüne inanıyor. |
borrow | ödünç almak | Can I borrow your pen? | Kalemini ödünç alabilir miyim? |
choose | seçmek | They chose the blue color for the walls. | Duvarlar için mavi rengi seçtiler. |
complain | şikayet etmek | She always complains about the weather. | Hava durumu hakkında sürekli şikayet eder. |
confirm | onaylamak | Can you confirm the reservation? | Rezervasyonu onaylayabilir misiniz? |
decide | karar vermek | He decided to quit his job. | İşinden ayrılmaya karar verdi. |
deliver | teslim etmek | They delivered the package on time. | Paketi zamanında teslim ettiler. |
describe | tarif etmek, tanımlamak | Can you describe the suspect? | Şüpheliyi tarif edebilir misiniz? |
develop | geliştirmek | The company is developing a new product. | Şirket yeni bir ürün geliştiriyor. |
discover | keşfetmek | Scientists discovered a new planet. | Bilim insanları yeni bir gezegen keşfettiler. |
discuss | tartışmak | We discussed the project details in the meeting. | Toplantıda projenin detaylarını tartıştık. |
dislike | hoşlanmamak | She dislikes eating spicy food. | Baharatlı yemek yemekten hoşlanmaz. |
earn | kazanmak (para) | He earns a good salary at his new job. | Yeni işinde iyi bir maaş kazanıyor. |
encourage | cesaretlendirmek | His parents encouraged him to follow his dreams. | Ailesi onu hayallerinin peşinden gitmesi için cesaretlendirdi. |
enjoy | keyif almak | They enjoy traveling to new places. | Yeni yerlere seyahat etmekten keyif alırlar. |
establish | kurmak | The company was established in 1995. | Şirket 1995 yılında kuruldu. |
expect | beklemek | We expect to finish the project by next week. | Projeyi gelecek hafta bitirmeyi bekliyoruz. |
experience | deneyimlemek | She experienced culture shock when she moved abroad. | Yurt dışına taşındığında kültür şoku yaşadı. |
explain | açıklamak | He explained the rules to the new students. | Yeni öğrencilere kuralları açıkladı. |
express | ifade etmek | She expressed her feelings clearly. | Duygularını net bir şekilde ifade etti. |
fail | başarısız olmak | He failed the driving test twice. | İki kez sürücü sınavında başarısız oldu. |
forgive | affetmek | She forgave him for being late. | Geç kaldığı için onu affetti. |
happen | olmak, meydana gelmek | What happened during the meeting? | Toplantıda ne oldu? |
improve | geliştirmek | She is trying to improve her English skills. | İngilizce becerilerini geliştirmeye çalışıyor. |
include | dahil etmek | The price includes breakfast. | Fiyata kahvaltı dahildir. |
inform | bilgilendirmek | Please inform me if there are any changes. | Bir değişiklik olursa lütfen beni bilgilendir. |
introduce | tanıtmak, tanıştırmak | He introduced me to his friends. | Beni arkadaşlarıyla tanıştırdı. |
invite | davet etmek | She invited us to her birthday party. | Bizi doğum günü partisine davet etti. |
join | katılmak | They decided to join the hiking club. | Yürüyüş kulübüne katılmaya karar verdiler. |
lend | ödünç vermek | Can you lend me some money? | Bana biraz para ödünç verebilir misin? |
manage | yönetmek | He manages a team of ten people. | On kişilik bir ekibi yönetiyor. |
mention | bahsetmek | She mentioned your name in the meeting. | Toplantıda adından bahsetti. |
miss | özlemek | I miss my family when I travel. | Seyahat ettiğimde ailemi özlerim. |
offer | teklif etmek | They offered him a job. | Ona iş teklifi ettiler. |
organize | düzenlemek | She organizes events for the company. | Şirket için etkinlikler düzenler. |
perform | gerçekleştirmek, icra etmek | The band performed well at the concert. | Grup konserde iyi bir performans sergiledi. |
plan | planlamak | We plan to visit the museum tomorrow. | Yarın müzeyi ziyaret etmeyi planlıyoruz. |
prefer | tercih etmek | She prefers tea over coffee. | Çayı kahveye tercih eder. |
prepare | hazırlamak | He is preparing for his final exams. | Final sınavlarına hazırlanıyor. |
protect | korumak | We need to protect the environment. | Çevreyi korumamız gerekiyor. |
realize | farkına varmak | He realized he left his phone at home. | Telefonunu evde unuttuğunu fark etti. |
receive | almak | She received a gift from her friend. | Arkadaşından bir hediye aldı. |
recommend | tavsiye etmek | Can you recommend a good restaurant? | İyi bir restoran tavsiye edebilir misin? |
refuse | reddetmek | He refused the job offer. | İş teklifini reddetti. |
regret | pişman olmak | She regrets not studying harder for the exam. | Sınava daha çok çalışmadığı için pişman. |
relax | dinlenmek | He likes to relax by the pool. | Havuz kenarında dinlenmeyi sever. |
remove | çıkarmak | She removed the old wallpaper. | Eski duvar kağıdını çıkardı. |
repeat | tekrar etmek | Can you repeat that, please? | Lütfen bunu tekrar edebilir misin? |
replace | değiştirmek, yenisiyle değiştirmek | They replaced the old computer with a new one. | Eski bilgisayarı yenisiyle değiştirdiler. |
require | gerektirmek | This job requires attention to detail. | Bu iş, detaylara dikkat gerektirir. |
retire | emekli olmak | He retired after working for 40 years. | 40 yıl çalıştıktan sonra emekli oldu. |
return | geri dönmek | She will return from her trip next week. | Gelecek hafta gezisinden dönecek. |
share | paylaşmak | They shared their food with us. | Yemeklerini bizimle paylaştılar. |
solve | çözmek | He solved the problem quickly. | Problemi hızla çözdü. |
suggest | önermek | I suggest we leave early to avoid traffic. | Trafikten kaçınmak için erken çıkmamızı öneriyorum. |
support | desteklemek | Her family supports her decision to study abroad. | Ailesi, yurt dışında okuma kararını destekliyor. |
survive | hayatta kalmak | He survived the accident without any injuries. | Kazadan yara almadan hayatta kaldı. |
thank | teşekkür etmek | I thanked her for her help. | Yardımı için ona teşekkür ettim. |
travel | seyahat etmek | They love to travel to different countries. | Farklı ülkelere seyahat etmeyi severler. |
trust | güvenmek | I trust him with important decisions. | Önemli kararlar konusunda ona güvenirim. |
understand | anlamak | She understands the instructions perfectly. | Talimatları mükemmel bir şekilde anlıyor. |
visit | ziyaret etmek | We will visit the museum tomorrow. | Yarın müzeyi ziyaret edeceğiz. |
waste | israf etmek | Don’t waste your time on unnecessary tasks. | Gereksiz işler için zamanını israf etme. |
wonder | merak etmek | I wonder what time the movie starts. | Filmin ne zaman başlayacağını merak ediyorum. |
worry | endişelenmek | She worries about her exams a lot. | Sınavları hakkında çok endişeleniyor. |
0 Comments