
İngilizce öğrenenler için en yaygın 30 İngilizce atasözü, Türkçe anlamları ve örnek cümleleriyle birlikte! İngilizce deyimler ve atasözleri ile dil bilginizi geliştirin.
1. Actions speak louder than words.
Türkçesi: Sözlerden çok, eylemler önemlidir.
Açıklama: Ne söylediğin değil, ne yaptığın önemlidir.
Örnek: He promised to help, but never did. Actions speak louder than words.
(Yardım etmeye söz verdi ama yapmadı. Söz değil, davranış önemlidir.)
2. The early bird catches the worm.
Türkçesi: Erken kalkan yol alır.
Açıklama: Erken hareket eden kişiler avantaj sağlar.
Örnek: She always wakes up early. The early bird catches the worm.
(Her zaman erken kalkar. Erken kalkan yol alır.)
3. When in Rome, do as the Romans do.
Türkçesi: Her yörenin bir adeti vardır.
Açıklama: Gittiğin yerde o yerin kurallarına uymalısın.
Örnek: We tried their food. When in Rome, do as the Romans do.
(Yemeklerini denedik. Gittiğin yerin adetlerine uy.)
4. Don’t judge a book by its cover.
Türkçesi: Dış görünüşe aldanma.
Açıklama: İnsanları ya da şeyleri sadece dış görünüşe göre değerlendirme.
Örnek: He may look strange, but don’t judge a book by its cover.
(Tuhaf görünebilir ama dış görünüşe aldanma.)
5. Honesty is the best policy.
Türkçesi: Doğruluk en iyi yoldur.
Açıklama: Ne olursa olsun dürüst olmak en iyisidir.
Örnek: Even if it’s hard, honesty is the best policy.
(Zor olsa da doğruluk en iyi yoldur.)
6. Better late than never.
Türkçesi: Geç olsun, güç olmasın.
Açıklama: Bir şeyin geç olması hiç olmamasından iyidir.
Örnek: He finally apologized. Better late than never.
(Sonunda özür diledi. Geç olsun güç olmasın.)
7. Too many cooks spoil the broth.
Türkçesi: Çok aşçı yemeği bozar.
Açıklama: Bir işe çok kişi karışırsa sonuç kötü olur.
Örnek: Let one person lead. Too many cooks spoil the broth.
(Bir kişi yönetsin. Çok aşçı yemeği bozar.)
8. Practice makes perfect.
Türkçesi: Pratik mükemmelleştirir.
Açıklama: Sürekli tekrar, başarıyı getirir.
Örnek: Keep studying. Practice makes perfect.
(Çalışmaya devam et. Pratik mükemmelleştirir.)
9. Where there’s a will, there’s a way.
Türkçesi: İsteyenin bir yolu vardır.
Açıklama: Gerçekten isteyen kişi mutlaka başarır.
Örnek: He never gave up. Where there’s a will, there’s a way.
(Asla pes etmedi. İsteyenin bir yolu vardır.)
10. A picture is worth a thousand words.
Türkçesi: Bir resim bin kelimeye bedeldir.
Açıklama: Görseller, duyguyu ve anlamı daha güçlü ifade eder.
Örnek: This photo says it all. A picture is worth a thousand words.
(Bu fotoğraf her şeyi anlatıyor. Bir resim bin kelimeye bedel.)
11. Easy come, easy go.
Türkçesi: Haydan gelen huya gider.
Açıklama: Kolay kazanılan şeyler kolayca kaybedilir.
Örnek: He lost all the money he won. Easy come, easy go.
(Kazandığı paranın hepsini kaybetti. Haydan gelen huya gider.)
12. Look before you leap.
Türkçesi: Düşünmeden hareket etme.
Açıklama: Bir işe başlamadan önce sonuçlarını iyi düşünmelisin.
Örnek: You should think carefully. Look before you leap.
(İyice düşünmelisin. Düşünmeden hareket etme.)
13. You can’t have your cake and eat it too.
Türkçesi: Hem pastayı yiyip hem pastanın bütün kalmasını bekleyemezsin.
Açıklama: İki zıt şeyi aynı anda elde edemezsin.
Örnek: You want freedom and full control. You can’t have your cake and eat it too.
(Hem özgürlük hem tam kontrol istiyorsun. Bu mümkün değil.)
14. Birds of a feather flock together.
Türkçesi: Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.
Açıklama: Benzer insanlar birbirini bulur.
Örnek: Those two are always together. Birds of a feather flock together.
(İkisi hep birlikteler. Benzer benzeri çeker.)
15. A stitch in time saves nine.
Türkçesi: Bir işi zamanında yapmak, daha büyük sorunları önler.
Açıklama: Küçük sorunları erken çözmek, büyük problemleri engeller.
Örnek: Fix that leak now. A stitch in time saves nine.
(Şimdi tamir et. Zamanında önlem almak iyidir.)
16. An apple a day keeps the doctor away.
Türkçesi: Günde bir elma, doktoru uzak tutar.
Açıklama: Sağlıklı alışkanlıklar hastalığı önler.
Örnek: She eats fruit every day. An apple a day keeps the doctor away.
(Her gün meyve yer. Sağlık için iyidir.)
17. Don’t put all your eggs in one basket.
Türkçesi: Tüm umutlarını tek bir şeye bağlama.
Açıklama: Riskleri dağıt, her şeyi tek bir seçeneğe yatırma.
Örnek: I invested in different stocks. Don’t put all your eggs in one basket.
(Farklı hisselere yatırım yaptım. Tüm yumurtaları aynı sepete koyma.)
18. Every cloud has a silver lining.
Türkçesi: Her kötü şeyde bir hayır vardır.
Açıklama: Zor zamanların bile olumlu yanları vardır.
Örnek: She lost her job, but found a better one. Every cloud has a silver lining.
(İşini kaybetti ama daha iyisini buldu. Her şerde bir hayır vardır.)
19. No pain, no gain.
Türkçesi: Zahmetsiz rahmet olmaz.
Açıklama: Başarı emek ister.
Örnek: You have to work hard to succeed. No pain, no gain.
(Başarılı olmak için çok çalışmalısın. Emeksiz başarı olmaz.)
20. Rome wasn’t built in a day.
Türkçesi: Roma bir günde kurulmadı.
Açıklama: Büyük işler zaman alır.
Örnek: Be patient. Rome wasn’t built in a day.
(Sabırlı ol. Büyük işler zamanla olur.)
0 Comments